Rolex ile İlk Tanışma
Bir Rolex saati ilk defa saatçi Cemali’nin vitrininde gördüm. 50 ve 60’lı yıllarda İstanbul’un tek Rolex satıcısı Cemali idi. Tünelden Galatasaray’a doğru giderken solda bir mağazası vardı. Vitrininde su dolu bir akvaryum, içinde de açılıp kapanan büyük bir yapma midye, onun içinde de bir Rolex Submariner, su geçirmezliğini vurgulamak için. O yıllarda bir saatin suya dayanıklı olması büyük özellik sayılırdı.

Vitrinin bir köşesinde de çelik bilezikli bir saat, kurma tepesinin her iki yanında ne işe yaradığını bilmediğim birer basma düğmesi, çok az talep gördüğü için bir kenara sıkışmış. Henüz para kazanmıyorum, almam mümkün değil.
Zaman geçer… Saint Joseph bittikten sonra Robert Kolejinde bir sınav günü, boğaza nazır duvarının kenarında Daniel (Antikacıoğlu) ile karşılaştım. Kolunda da bir Submariner. Birkaç sene önce Daniel’e o saati sordum, saklıyormuş, bir tane de güncel modelini almış, onu takıyordu.

Submariner
Virginia Polytechnic’den dönüşümün hemen sonrasında bir yakınım Cenevre’ye gidiyor, beraberinde de ABD’de biriktirdiğim 1000$ ve Submariner fotoğrafı. Bir hafta sonra da 1680 Submariner saatim geliyor. Ekranında da “Submariner” kırmızı renkle yazılı, Bucherer’den alınmış. Uzun seneler sonra bunun “Red Submariner” olarak bilindiğini ve de diğerlerine göre daha aranır olduğunu öğrenmiştim. 1973 yılında 1,000$’a alınabilen çelik Submariner bugün 10,000$ liste fiyatında, fakat mağazadan alabilmek nerede ise olanaksız. Karaborsa fiyatları da 13-15,000$ arası.

Bilezik Baklaları

Rolex, Tornavida ve Çekiç
İnsan gençken daha cesur oluyor herhalde. Benim Rolex Submariner’ın bileziği teknik terimi ile “Folded links”, bilezik baklaları bükülmüş çelik parçaları, günümüzde olduğu gibi vidayı söküp bakla çıkartarak bileziği küçültmek mümkün değil. Submariner bileğimde dönüp duruyor. Elime tornavidayı aldım, baklanın kat yerine sokup baklayı açtım, aynı işlemi yanındakine de uyguladım, daha sonra o baklayı çıkartıp diğer ucu açık baklayı kapatarak bileziği daralttım. Hala aynen duruyor. Şimdi ise tornavida ve çekici Rolex ile aynı zemine koyanın aklından şüphe ederler.
Marka olarak Rolex’i tanıtmaya gerek yok, sadece büyüklüğü hakkında bir bilgi: yaşadığımız salgın nedeni ile üç fabrikasını geçici olarak kapatmış, bir yoruma göre 1 sene kapalı kalsalar ve çalışanlarına ücretlerini ödemeye devam etse bu ancak Rolex’e sinek ısırması kadar etki yapar. Rolex yılda ortalama 800,000 sıfır hata ile saat üretmekte, kalibrenin montajı, kasasına takılması, son operasyonlar hep el ile yapılmakta.
İlk Rolex Submariner 1954 yılında Basel Saat Fuarında tanıtılır. Model numaraları da 6204, 6205 dir. Rolex , Submariner modelinde sürekli ufak değişiklikler yapar, buna bağlı olarak da koleksiyonerler modellere isimler takar (Small Crown, Oversized Crown, Guilt Dial, Red Submariner, Feet First, Meter First, No Crown Guard, Squared Crown Guard,…)

En aranan birkaç model arasında Sean Connery nin baş roldeki ilk 4 Bond filminde taktığı 6538 ve 1960-1997 arasında Fransız Comex dalgıç firması için kadranında Comex yazılı Submariner ve Sea Dweller modeli olduğunu da söyleyebiliriz.

4 Hane Referans numaralı akrilik kristalli modeller “Vintage” olarak anılır. Bu konudaki en kapsamlı araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.
Günümüzde ise Grand Seiko Diver, Omega Seamaster en az Submariner kadar üstün saatler. James Bond’un saati de uzun zamandır Omega Seamaster.
Ahmet Selim Bozok’un saatler üzerine olan dizisinin ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.